Bir yarım Kıbrıs bizim öykümüz, diğer yarısında gezip alış veriş yaptığımız, dolandığımız ve takıldığımız ama bir o kadar da kendimize ait hissetmediğimiz...
Siz bakmayın o buram buram Baf, Limassol ve Larnaka yazan arkadaşlara çoğunun başı tutar o tarafta, 3 saatden fazla geçirince, farketmediniz mi hiç, hep güneyden dönenlerin başı ağrır... Psikolojik bir durum olsa gerek, bastırılmış korkular bir yerden çıkacak işte, baştan çıkıyor vesselam...
Zorla kendimize ait hissedirişlerimiz politik duruşumuzdandır yoksa bizim jenerasyondan çoğunun kendine ait hissetiğini düşünmüyorum adanın güneyini... Ha bu suç mu? Ne münasebet bu kadar yıl ayrı yaşamış bu kadar yıl ötekileştirilmiş bir öteki coğrafyaya ilişkin dedelerimizn,babalarımzın ve analarımızın hissetiklerini bizler nasıl hissedebilirz ki! Bizimkisi baş ağrısı...
Bir yarım Kıbrıs bizimkisi, hep karşılaştırma yaparak geldiğimiz bu coğrafyayı nasıl bütün adledebiliriz ki? Bir yarısı Hristiyan bir yarısı zorla sunnileştirilen bir yarım Kıbrıs bizimkisi...
Aynı mimikleri kullanıp başka dilde konuştuğumuz bir ada bizimkisi, aynı havanın solunduğu farklı gazların çıkarıldığı bir coğrafya bizimkisi, bir yanımız Avrupalı bir yanımız oryental, bir yanımız güney bir yarımız kuzey...
Bir yarım gözyaşı bizimkisi, hepimizin ağladığı hikayeler farklı ama tümünün ağladığı nedeninin bütünü burası, bir yarım düşün adası, her bir düşün ayrılık getirdiği bir coğrafya burası...
Bir adanın yarım adaya dönmüş insansal faktörlerin bileşeni burası, büyüğün yiyeceği lokmaları ayrıdığı yer burası...
Bir yarım Kıbrıs, bütünün tadını bilmediğimiz bir yarım ada burası...
Bir yarım Kıbrıs, bütünü için verilen savaşlardan yarılan bir yer burası...
Bir düşeş adası...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder