Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







6 Ocak 2011 Perşembe

Gittiğin Evde Bırak Işıklar Yanık Kalsın

Senin yanlışlığın derlerse inanma, varsa bir yanlış o yanlış bize ait kardeşim... Hayallerinin yıkıldığı Kıbrıs’a burayı bu ülkeyi bitirenlere ait. Bir Annan planı sonrası sendromdur seni bizden alan ve götüren. Almanya’da ya da Kıbrıs’da neydi bizi bu kadar mesafeli kılan?  Aslında hayallerin yıkılması, kimseye güvenmeden ve artık güvenebileceğimiz bir idea kalmamasıydı seni bizden alan ve götüren...
Biz nerde yanlış yaptık bilrimisin dostum, dostlukların ne olduğunu, mücadele arkadaşlığının belki de ne anlam taşıdığını biraz savsakladığımızda başladık o yanlışlara, davanın nasıl yürümesi gerektiğini birlikte planlamaktan vazgeçtiğimizde başladık o yanlışlara, ben düzensiz bir hayatın adamı sen düzenli bir hayatın programlayıcısı ama gel gör ki bunları yapamdık sonlarda...Hiç aklımdan çıkamaycak ama yorgunlukla biten işlerden sonraki yüzünde oluşan o tebessüm...
 Herşeyi kurguladığın gibi sonu da kurguladın, hiçbirşeyi şansa bırakmayarak...
Son dönemde ne kadar kırgın olsan da herşeye, ne kadar isyan ettiysendi de partiye, yapamadın işte o partinin minibüsünü sen sürdün, minibüs ehliyetin olmadan, çünkü seni heyeceanlandıran Gülsen hanımın gösterdiği o özveriydi, başkalarından onu beklerken...
Herşeyi geçtim de en fazla biz suçluyuz herşeyden, birazcık daha gayret edip arayabilseydik birbirimizi, halini hatırını, sıkıntın var mı diye biraz daha gayret edip 25 saniyemizi harcayıp bir merhabalaşabilseydik biraz belki daha güçlü bağlardı seni buralara...
Ben askerdeyken, ne çok cefa çekmiştin TKP’de, gencecik çocuklar kazandırmıştın, TDP’nin iskeleti hala o çocuklar be arkadaşım, o gençler, ben düzensiz bir adamım ya beni daha çok sever gibi görünselerde, onları oraya sen getirdin miirim sen.
 Bir fazla ışık yaksak bu senin derdindi, bulunduğun yer çünkü senin evindi, o yüzden gittiğin evde bırak ışıklar yanık kalsın.....

1 yorum:

  1. Daha ne kadar dayanabilirdi ki herkesin baskasının acısı pahasına yasadıgı mutlu hayata? halen daha inanmasamda can dündarın yazısı sadece biraz acıklık getiriyor herseye... mesele aslında sokaktaki tevekkülle başedememesi... sokaktakilerden olamayıp, onları dönüştürmeyede gücünün yetememesi.... kendiyle barışıp haksızlıklara alışarak hayata devam edememesi belki...bir kaçış değil reddedişdi belkide seçimi... binlerce soru işareti geride kalsada seninde dedigin gibi Mehmet abi yolun basında elimizden tutan abilerimizden biriydi...keske yolun sonuna dek elele yürüyebilseydik... Anıları yolumuza ışık olsun...rahat uyu İbrahim abi....

    YanıtlaSil