
“Taksim Lütfen”
“Tamam abi”
Kısa bir sessizlik yaşıyoruz, içimde son dönemlerde olanlardan dolayı bir rahatsızlık var. Yani umarım birazdan klasik sorular başlamaz diyorum, durup ne anlatırım şimdi.
“Yurtdışındamıydınız”
“Ben zaten burda yaşamıyorum”
“Nerelisin abi ?”
İşte o ana geldik bundan sonrasında bana nasıl davranır acaba diye düşünmeye başladım. Hafif korkuyorum ama ne var canım bunda ne gocunayım ki dedim.
“Kıbrıslıyım üstad”
Beklenen an geldi diye düşündüm.
“Öyle mi, güzel” dedi, “akşam program vardı izledin mi?” diye sordu.
Rahatladım demek ki olgun biri dedim bak akşam ki programı da görmüş sonra hangisini gördü acaba diye düşündüm ve sordum “ hangisini, NTV’deki mi?, CNN’de ki mi?
“CNN’deki” dedi. Benim toplantım vardı ucundan yakalamıştım programları esasında bir de facebook’da herkesin öfke nöbetlerinden ama sonuçta her iki tarafın da görüşünü almıştır diye düşündüm. “fazla izleyemedim dedim”, trafik durdu kırmızıda bekliyoruz. “Ben anlamıyorum, ne yalan söyleyeyim, bütün gün direksiyon sallıyoruz burda 3 kuruş kazanalım diye, 10 milyar maaş alıyor ordakiler, ben anlamıyorum ne istiyorsunuz, tüm parayı biz gönderiyoruz, nedir ki ordakilerin derdi? Cevap vermek istedim fazla da uzatmadan bu işi bitirmek istiyorum esasında “öyle göründüğü gibi, anlatıldığı gibi değil” dedim. “Sen de istemiyorsun galiba Türkiye’yi orda? Benim bir amcam 1974’te orda savaştı, gazi, benim için mi savaştı , siz ölmeyesiniz diye kolunu kaybetti o adam” dedi.
İçimden faka bastık dedim, şimdi ne desem olmayacak , akşam belli Sabo’nun dolduruşundan etkilenmiş diye düşünürken devam etti “ama diğer adamı beğendim, adam herşeyi söyledi diğer adama, kaç para maaş aldığını bu maaşları alıp sonra bizi nasıl oraya buraya şikayet ettiğini, ha bir de ananızı ağlattı bu Rumlar hala barış diye bağırıyorlar”.
Nasıl özetlesem diyorum ben bu adama nasıl anlatsam halimizi, adamı Tayyip doldurmuş, Sabo ateşlemiş biri de fişi çekecek. Toparlanıyorum, içimden bir şey iyi yere gitmeyecek diyor ama kopsun be diyorum;
“Bak işin aslı öyle değil, bizi sizbu hale getirdiniz, size bağımlı olalım hep biyat edelim istediniz, zaten demedi mi Erdoğan’da bana ne kardeşim benim stratejik çıkarım var, demedi mi, hükümetlerin kurulmasından partilerin bozulmasına hepsinde parmağı var, bizi bir kafese tıktınız, ne yapalım istiyorsunuz ?”
Adam gerilmişti daha bitiremedim sözlerimi trafik de şahlanmış makaslar atarak ilerliyoruz, dedim çakacak bir tarafa şimdi bu ve başladı bağırmaya “ Kimsiniz ulan siz! Kimsiniz be, 3-5 çapulcuya mı bırakacak Türkiye kanla aldığı yeri, kimsiniz ulan, en taksimden en şerefsiz, rum piçleri sizi, şerefsiz herif!”
Arabadan çıktım, sinirden ağlamaya başladım, allahtan valizim yok diye düşünüyorum derken herşey karıştı, kimsenin arabasına binmem dedim burda bir daha, nasıl gideceğim ama yer bilmem sokak bilmem, işte yürümeye başladım, yürümeye daha uzağa, sonra kaslarım güçlendi, sonra hudutları aşamaya sonra kendimi bulmaya başladım, uyanırken ağzımdan çıkan tek bir kelime vardı
“benden özür dileyecek, benden özür dileyecek”
bizden once: Once Kurtlerden ozur dileyecek, yo yo once ermenilerden ozur dileyecek, yok yok olmadi, alevilerden ozur dileyecek, aslinda ilk once istanbul rumlarindan, Derbentlilerden, Diyarbakirlilardan, Cumartesi annelerinden, Kizilayda dayak yiyenlerden, Aclik grevinde olenlerden, hapishanede bitenlerden, darbede kaybolanlardan, vurdurtulanlardan bombalanlardan, asit cukurunda yokedilenlerden, koyleri yakinanlardan, coplukten beslenenlerden, ozur dileyecek, 80 yillik cumhuriyet birikimini 3 yilda 3 kurusa saattigi icin ozur dileyecek, sonra gelecek ve Ataturk devrimlerini ilk benimseyenlerden, Kibrislilardan, Misaki Milli disinda birakilip ingilize satilmis ve kirasini sultana odemis ciftciden koyluden esnaftan gelecek ve ozur dileyecek. Ama sira biraz kalabalik, kalabalik biraz urkek...
YanıtlaSil