Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







19 Aralık 2010 Pazar

Emanetciler

Hayatınızı adadığınız belki de hayatınızdan vazgeçtiğiniz idealleriniz ve toplumsal kavganız için feraget ettiğiniz onca şey ortada duruken sizi motive eden sizden önce bunları yaşayan, hayatın sillesini 15 okkalık tokattan ziyadesiyle almışları bir rol figür haline geitrip de öncü olmasını sağlamınızdır ideallerinize...
Emaneti küçük olan bazı bugünün adamlarının ise sillesi ağırlaşmaya başlamıştır, o silleden nasiplenmek zor, kaldırması ağırdır. Emanetleri çok büyük değildir, ne idelojik, ne toplum gaylesi ne de bir yaşamsal kavgadır yükleri, yalnızca üç beş çapulcuyla yapılacak akşam yemeklerinde “nasıl ayarladım işleri, haaa” edasıdır ve budur onların yükü. Örgütsel tanımlamanın çok uzağında, basiretsiz, oturdukları koltuğun ağırlığından bile küçük kendi ağırlıkları vardır bunların.
Çapulcu tayfası ve ufak emanetçidirler, çünkü kazık çaktıkları mekanı bitiren bu asalak zibidilerin en önemli özelliği, mekanlarının bolluğu ile yaşamalarıdır. Mekansal darlık çekenlerin sıkıntılarına inat...
Bu sillerden nasibini almayan sille atmayı öğrenemez de denilebilir, sillemiz okkamızdan ağırdır gerekirse de, sillesi atılacak bir yüz bulmaktır belki de önemli olan...
Emaneti küçükler, gün olur devran dönünce emanetlerini bırakıp gidecekler, emaneti büyükler, bir düşü emanete çevirenler, bir rüyayı o heybeye atanlar, bir evrimi ve devrimi heybeden çıkaracağı günü iple çekerken var olanları yok ederek mutlu  ve huzurlu bir limana varabilir mi emaneti küçükler?
Evet varabilir, çünkü emanatleri küçük...
Emanti küçükler bu devinimi yaşatabilirler mi bilinmez ama bu evrimi yaşamadan ölmek gerek galiba, bu evrimi yaşama zahmetine katlanmadan ölmek gerek  belki de...
Nazım ustanın da dediği gibi emati küçükler aslında şarablarını almak için üzüm gibi eziliyorlarsa, biz şarap dağıtan şişeyi kırarak başlmak gerek…
Şişeden cin çıkmayacağına göre...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder