Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







15 Şubat 2011 Salı

Aydınlanmanın neresindeyiz?


Alsında bu yazım bir çok insan için, bekledikleri türden bir yazı olmayacak ben başından belirteyim. Zıtlık ve öfke nöbetleri içerisinde, pöpüler medyanın bizi yönlendirmelerini ve iç hezeyanlarımız bizi tüm bunları karanlık bir noktadan çıkarmaya itebilir. Karanlık derken isyandan bahsetmiyorum, karşıtlık ve zıtlık üzerine kurulu bir dönem içerisine girmektir korkutucu olan...
Korkularımın başında zaten hale hazırda Kıbrıs solunun hastalığı olan mikro milliyetcilik akımlarına yöneliş gelir, her azınlık kendi kültürünün yok oluşuna yönelik olarak böyle bir refleks-tutum geliştirebilir, Kıbrıslı Türkler’de çok uzun zamandır kendi kültürel varlıklarını tehdit altında görmekte ve son yaşanan TC yetkililerinin aşağılamarıyla da birlikte haklı bir refleks-tutum geliştirmektedirler. Peki bu nasıl mikro milliyetçilikten arındırılıp belli bir etnik nasyonel zırh bürünmeden, mücadele alanına çevirilebilir bunun üzerine düşünmek gerek. Çok zor olduğunu da idrak ederek...
Neden zor? Çünkü adada yaşan Türkiye Cumhuriyeti kökenli vatandaşlar, Kıbrıslı Türklerle aynı ekeonomik darboğaz ve sıkıntıları yaşamalarına karşın, geldikleri bölge şartları ve hayat standartları bakımından hala o bölgedeki bir çok  olanaktan daha uygun bir yerde yaşamaktadırlar. Tabii ki bu topluluk da bu avantajlarını yitirmek istemeyecektir, bir öncekini düşünerek. 
Kaldı ki bundan da öte en önemli sorun Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında sağlıklı ilişkilerin oturtulamamış olması buradaki bir çok TC kökenli yurttaşın da KKTC’yi TC’nin bir alt yönetimi olarak idrak edip (Kıbrıslı Türklerin hissayıtında ve dünyanın algıladığından farklı olarak) buranın sesinden çok TC’den çıkan seslerden etkilenip ona göre reflekselerini geliştirmeleri anlamını taşıyor. 
Her iki toplulukta Kant’ın “Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır” sözleri ile ifade ettiği açmazlarını bizzat yaşamaktadırlar. Her iki topluluk da bugüne kadar kendi ergin olamayışları yüzünden sorumludur.
Hal böyle olunca da “ortaklaşma” ve “birlikte mücadele” gibi aslında çağdaş ve kısmen sol anlayışa ilişkin değerler de hep havada kalıyor. Çağdaşcılar bunu aşabilecek herhangi metodolojik hareket içine de girmeyince kısır bir döngü haline geliyor ve karanlıkta mücadele etmeye devam ediyoruz.
Sürecin bundan sonrasına ilişkin ahkam kesmek zor görünüyor, ayrı ama birlikte yaşayan Kıbrıslı Türkler ve TC kökenli Kıbrıs’ta yaşayan yurttaşlar bu son dönemki olaylardan sonra ciddi bir cepheleşme içersine gireceklerdir, herhangi bir ufak ateş ise büyük yangın olmaya da adaydır.
Herkes sisteme yönelmeli ve sistem dışında bir zıtlık ve isyan alevini körükleyici saçma nasyonel hareketlerden kaçınmalıdır. Bu sonu felaketlerle bitecek bir kaosa ve kargaşaya gebedir.
Tabi daha da karmaşık sorgulamalar yapmak mümkündür. Sisteme karşı verilen mücadelede başkaları tarafından etki altında ki gruplar zıtlık ve kargaşa doğmasına da sebep olabilir, ama bilinmelidir ki insan üzerek bir topluluğun üyelerinin tümünü rencide edebilecek açıklama, yazı, hareket ve benzeri unsurlardan ısrarla kaçınılmalıdır.
Kavga erk olma mücadelesi olmalı, erk olabilmek için karşına çıkabilecek insan unsurları karşısında çok akıllı ve sağduyulu olunmalı ve ısrarla nasyonalizm tınıları çalınabilecek hareket ve eylemlerden kaçınılmalıdır.
İçindeki isyan ateşi, sistem kavgasıdır, kişi kavgası değildir... Naçizane uyarımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder