Çok mu istiyorum…

Bana ne, bana sövmüşlerse, gezer giderim…

Bana ne kendi ülkemde emir alıyorsam yaşar giderim…

Bana ne karşımdakiler, hep oynaksa, oynar giderim…

Bana ne eylem yapıyorlarsa bakar giderim…

Sen sadece bakma, ama unutma altında dans ettiğin, güldüğün bu vatanın gerçek sahibi sensin. Evet yanlış duymadın senin… Kalbinde hissettiğin acı, her gülüşünde yüzünde oluşan ekşime de bundan. Çünkü istiyorsun, çünkü şikâyetçisin, çünkü sadece volta atmak değil istediğin, gezerken gerçekten özgür olmak istiyorsun…

Gülerken gerçekten iyimser olmak istiyorsan, vazgeçelim, hadi vazgeçtim ben sen rahat mı edeceksin? Edemezsin. Sen benim bunları yapmamdan memnunsun, çünkü gözlerinde oluşan o umut sokaktaki ateşin içinde var…

Sende istiyorsun orada olmayı o ateş senin de içini oynatıyor. Sen de istiyorsun, “evet bu ülke benim be, size ne” demeyi, evet sen de söylüyorsun “ bu topraklar, bu yurt bu ülke bu altında çiğnediğim karıncalar bizim.”

Amerikan elçisi yargıyı eleştirirken efelenen ağaları görüp senin de için fena oluyor, neden “ben yapınca suçlu oluyorum”  diye. Bu basiretsiz iktidar bozuntularını görüp, sen de kasılıyorsun, “ses versene, korusana beni seçtiğim” diye.

Sende istiyorsun başını öne eğmeden, cakanı sata sata, işte benim iktidarım diyesin, istemez misiniz? İstersin hem de nasıl… "
Şimdi haddini bildirecek bunlara" demeyi, "şimdi ağzının payını verecek bu fütursuzlara demeyi, sahi istemez misin?" İstersin…

Selam Hasan gardaş, selam Halil abi, selam Halime abla, selam Ayşe, selam Halil, Vediya aba sana da selam, bilirim ki istersiziniz, o zaman çıkacağız sokağa, sen içinden her ne kadar “deli bunlar” desende savaşacağız. Çünkü sen de biliyorsun saf ve temiz istekler olduğunu...
Çünkü biz seni bir güvercinin sadeliği, dinginliği ve evine dönme azmiyle seviyoruz, bizimle olmadığına çok üzülmeyiz ama biz senin için bunları istiyoruz…

Söyle senin ve benim için çok mu istiyorum...