Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







18 Şubat 2011 Cuma

Çoban olmak hangi akla yorula...


Doğruyu tekte arayıp hayatı matematiğe çevirenler bazı gerçekleri de burnumuza birer birer sokuyorlar. 
Yıllardır destek almak için basın olsun, eylemlilik olsun her türlü hareketi yapıp sürüyü genişletemeyenler şimdi taze fikirleri matematiğe çevirip “onun” doğrusunu herkesin doğrusu üzerinde görerek çoğulculuğu maskülen bir test alanına yaymaya çalışıyor.
Hareket ancak “şu veya bunla anlamlı olur” diyenlere tek cevabım vardır o da gölge etmeyin başka ihsan istemezdir.  Hayatı tek renk gören, kendi açtıkları pankart dışında yapılan tüm eylemleri işbirlikçi olarak gören bu anlayışlara tahammül sınırım gerçekten yoktur. Bana zorla senin istediğini söyletemezsin, ete kemiğe büründüremediğin hoş sedalarını bana zorla dikte ettirmezsin. Zaten aha “yapılmışı var” olanlar duruken yeni yapılanları neden yapılmışlara gollayalım ki. Fırsatçılıktır, organize sistematik yayılmacılıktır.
Durup düşündüğünde bunlardan daha sertini, daha organizesini birileri yapıyorsa ve diğerleri "evet ama ben bunu bu şekilde yapmayacağım" derse ne anlarsın?, uslüp farklı onu anlarsın, yöntem farklı onu anlarsız, herhangi bir manifestoya katılacak olsa yazılmış yüzlerce manifesto var, gider birine katılır. Sanki bazılarının kendi biçtiği röl, en iyisini bilmekmiş gibi, küçük fraksiyonel bölünmeleri kalıcılaştırıp bu tarz hareket şemalarını kubbede ses yapabilmektir.
Demediyse demeyecek be kardeşim, yer almadı ise yer almayacak, senin duyguların saf ve temizse bana dair gel işte serbestçe söyle serbestçe dağıl sakince dinle, empoze etme, anlamını bulandırma...
Sanki de bugün başladı Türkiye karşıtlığı, ne bugünün işi ne dünün işi, yıllardır bunu öyle veya böyle dilendiren insanlar var, canı çeken o grupları büyütür, canı çeken farklı söylemleri kendine yakıştırır öyle yürür.
Üslüpları bile farklı kullanmak senin için problem olur ve bilmeden bile “sövmeyi” seversin, ama bildiğin şeyleri “yönlendirmeyi” de...
Haydi kalk gidelim dediğinde bile kalkanla oturan insan sayısı arasındaki tahtervallideki ağırlık kalkamayışımız değil, sinir bozucu gerçekliğimizdir. Yüzleş...
Ha benim yöneticilerim eğilirken galkarken, altlarından sandalye çekilirken sen bir gram eleştiri de onlara yazmazken ben sana neden güveneyim....
Kervan olmamak için ve güdülmemek için çıkılmışsa yola, şimdi çoban olmak hangi akla yorula!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder