Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







25 Şubat 2011 Cuma

Ruh halim, RUHANİ!


Kalbime kaç kez battı çıktı bilmem ama, çok kez hançer sokulmuştur, kimisi aşka sevgiye dair kimisi bu adaya...
Ben de çok kalpleri hançerlemiş, çok insanı üzmüşümdür yine aşka dair. Çok unutulmaz hançer yaraları yaşamış; çok unutulmaz kalpler kırmış çok derbeder olmuş, çok dertli de olmuşumdur.
Şimdi ki ruh halim başka...
Şimdiki ruh halim kapana kısılmışlığın deliliği, şimdiki ruh halim bastırılmış sözlerimin öfkesi, şimdiki  ruh halim ruhlarımın kaybı, şimdiki daha bir ruhani...
Şimdiki adaya ait belki ondan...
Şimdi ben desem, biz demem gerekecek ama, bizleştirmeyiyorum ki hiçbir beni, hep bir yerde bölüyorum kelimeleri hep bir yerde üzülüyorum hep bir yerde “acaba” diyorum ve sonra bene dönüyorum...
Benden öte de bişey çıkar da o “ben” miyim ondan da emin değilim, bugüne kadar ki “ben”sem bundan sonraki de illa “ben” mi olacak onu da kestiremiyorum artık.
Dengeli bir ruh halinin dengesiz bir tahtarevallisi gibi, dengesizlik bir denge gibi “adalet” gibi bişey!
O kadar yukarılarda o kadar çok kelime baloncukları var ki, birini seçip “evet” derken havada uçuşanlar içerisinde bir çok “ evet” ve bir çok “ hayır” ı bulmak sizi aşağıya itiyor. Aşağıya dönüp “ben” leştiriyor.
Çok üzdüm, çok üzüldüm ama hiç bu kadar dellenmedim, hiç bu kadar kalbim bastırılmış gaz birikintisi gibi dolmadı, hani havasını alınca geçecek belli gibilerinden değil,  “patlatırsan” geçer gibilerden.
İnadına yaptığımız bir çok şeyin inatlaşmasından kendini unutan “ben” inadına girdiğim bu coğrafyadan “ben” olarak çıkabilecekmiyimin hesabını yaparken “etkileşim” bir erdemdirin üstünü nasıl bükey bir doğrultuda içselleştirebilirim ki? Yapamayınca da “ben” olarak kalıyorsun.
Mesih olasından değil de bir ittivermekten aciz kalmayı açıklayamamak da ayrı bir derdestlik. Ayrı bir burukluk, ya da olanın bu kadar olmayacağını bilerek “olmayanları olurmuş gibi satmak” acizliğine saplanıp kalmak gibi, kimsenin bilmediği, senin de öğrenmesini istemediğin...
Ben daha bu değilim derken söylediğin “ben” bile bağırıyor sana “osun be kardeşim” değilsen nasıl daha “ben” olacaksın ki’!
İçimde dönen “ben”leri bir bir serbest bıraksam, dışarı çıkanlardan arta kalanlardan belki bir “ben” yaratırım. Dışarıya bıraktıklarım da özgürleştirdiğim "ben"lerim olarak uçarlar mı?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder