Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







8 Mart 2011 Salı

Efendiler ihtiyaç gideriyor!


Yine unuttuk bu ülkede haraç mezat fuhuş yapıldığını ve yine unuttuk meta olarak kullanılan kadınları.
8 Mart Dünya kadınlar gününde herkes bir aktivite düzenledi. “kadının siyasetteki yeri, aile ve kadın, barış ve kadın, savaştan sonra kadın olmak” vs. gibi bir çok etkinlik düzenlendi. Partimi övmek adına değil ama TDP ise kadın-insan ticareti konusunu irdeledi çok da doğru yaptı. Şimdi bir ödev daha var bunu siyasal bir projeye dökme ödevi, bunun başarılabilmesi için oluşturulacak projeye.
Bu hafta yok Sayın Küçük’ün eşlerinin himayesinde yok Sayın Meral Eroğlu’nun himaylerinde askeri direktif alınırmış gibi katılınan etkinliklere de sahne olacak ve oldu. Tüm bunları yaparken, hiç dönüp bakmadık bile bu ülkede kadınların haraç mezat satılmasına.
Satılan tenler üzerinden üstelik bu ülkede devlet bir de vergi alıyor. Alayköy’den Güzelyurt’a doğru gidildiğinde yaldızlı panoların altında yüzlerce dram yatıyor...
Kıbrıs’ta kadın trafiğine ilişkin geçmiş yıllarda bir iki araştırma yapılmıştı, bunları devam ettiren bazı çevrelerde var. Bu çabaları da takdir ediyorum.
Peki diğer sivil toplum örgütleri ve sendikalar ne yapıyorlar?
8 Mart’da Alayköy-Güzelyurt yolundakiler kadın değiller mi? Onlar passaportları ellerinden alınan, “et sevicilere” sunulan birer nimet değil mi?
Hayalin ötesinde, fantazilerin gölgesinde, paranın dibinde, insanlığın dipsiz karanlığında, sevişgenlerin kucağında birer “yapma bebekler” onlar...
Bu memleketin en saygın adamları haline getirdiğimiz gece kulübü sahipleri, ‘sosyalist’ iktidar döneminde de ‘liberal’ iktidar dönemlerinde olduğu kadar saygı görmediler mi?
Biraz düşünmek gerek, yanıbaşımızda pazarlanan kadınlar dururken, kadına dair bakış açısı nasıl değişir diye...
Biraz düşünmek gerek kadının metalaştırıldığı bu dünyada, Sn. Fatma Güven Lisaniler’in de dediği gibi özne olamayıp hep nesne kalan kadınların satılmaması mümkün mü? Traktör reklamında bikinili reklamı yapılanlar da, hz. google da görsellerde hangi kelimeye bakarsanız da ordalar!
Bir “ihtiyaç”ı gideriyorlar mantığıyla, ülke ekonomosine kazandırdıkları, ülke ekonomisinde tarımın tuttuğu yer kadar olduğu mantığıyla geçiştirilen, bu azap çekenler dünyası bizim fantazilerimizin meşrulaştırılması için kullanılan birer  sav aslında.
Bu ülkeyi kurtaracayım diyen parti başkanının, bu ülkenin gece klübü patronlarıyla çarşaf çarşaf resimleri yayınlanıyor. Arakadaşı, zat-ı muhterememin. Kimse kusura bakmasın katiller benim arkadaşım olmaz, insan tüccarları benim dostum olamaz.  Bu efendi hala prim yapıyor “ilericilerin” gazetelerinde.

Bir de bunun diğer boyutu var. Bazı çok bilmiş gazeteciler yaptıkları yorumlarda gece klübü- arka sokak fuhuşunu ele almış! İşin temizlik boyutuna bakıp sanki de arka sokaktakiler haksız rekabet yapıyor mantığı ile yazıyorlar yazılarını, hem de bunlar ”ilerici”!
Bir ihtiyacı gideren bu sektör ne kadar ihtiyaçlarımızı artırmış ki her gün gazetlerin ilk 5 sayfasında fantazilerin hayata geçirildiği “hayvanlıkları” görür olduk. Kimisi 10 yaşındakine, kimisi 17 yaşındakine, kimisi bir okul çocuğuna.
Efendiler ihtyaçlarını gideriyorlar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder