Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







20 Nisan 2011 Çarşamba

Değmezdi ağlatmaya

Aman tanrım, içimizdeki öfke  o kadar büyümüş ki, nereden çıkaracağımızı bilmez mi olduk, yoksa genel bir tutarsızlığın ruh halimidir bilemem ama, istisnasız her camia sanki patlamak için çakmağın fitile 2 adım yaklaşmasını bekliyor.
Gazozuna oynan bir maçta bile arada hırs yapan ve genel çevrede biraz “sinirli” bir insan olarak bilinen ben bu akşam Çetinkaya- Lefke maçınının ikinci yarısını evden portokal ayıklayarak izleyeyim dedim. Yenicami’liliğin getirdiği bir karşıtlık dolaysı ile Lefke yensin istiyorum doğal olarak, zaten hep söylerim hayatda tek bir gün Fenerbahçe’yi tutarım o da Çetinkaya ile oynarsa diye ama o da işin biraz gırgırı tabi.
Neyse maç hakem hataları neticesinde çığrından çıkmış şekilde ha Lefke kupayı aldı ha alacak maç uzatmalarda bir bakıyoruz hakem inanılmaz bir pozisyonda düt diyor, hem kendi kaderini çiziyor hem de volkanı patlatıyor!
Uzatmaların 5 dakika gösterilmesi neticesinde çileden çıkan Lefke kenar klübesi- ki takımına sükünet verip dirayet sağlayacak kişi olan Teknik Direktörün-  elleri habire başının arasında, devamlı hakeme bağırıyor, o penaltıdan sonra sahanın içine öyle bir daldı ki, “dövün aslanlarım bunu”  der gibiydi,  önce futbolcular hakemi şöyle bir tartakladılar baktılar ki olmuyor bir bakıyorum tüm menekşe formalılar tribünlerden akın akın ilerliyor, ellerde sedyeler, koltuklar, içeçecek (o klasik) ne buluyorlarsa her yere atıyorlar. Sedyeyi sizler gibi önce anlamadım ama sonra maçta olan arkadaşımın aktarması sedyeyi kalkan yapmışlar Çetinkaya tribününe ilerliyorlar.
Ambulans girdi sahaya, yerde yatan biri vardı ne forması belli ne yüzü (yani seçilemiyor uzak çekim) onu aldılar, düşünüyorum artık acaba bu işin sonunda bir de Avrupa kupalarına katılmak olsa ne olurdu diye…
BRT’deki yorumcular hakemimi eleştirsin, olanları mı eleştirsin onlar da kararsız. Ben maçta olan arkadaşıma mesaj atıyorum…
Maç yarıda kalıyor doğal olarak. Şimdi salt futbolla bunu analiz etmek bence mümkün değil, geldiğimiz tüm noktaların dışa vurumu bunlar, hiçbir yerde adalet yok, hakkaniyet yok, “aman konuşursam yanarım” diyen insanlar buralarda konuşuyorlar…
Öyle işte adeletin dengesi o kadar kaçmış ki! Kendi adeletini yaratmak istiyor artık herkes bu adada…
Herşeyi geçtim de, rahmetli Urcan Vangöl’ü  hiç tanımazdım ama babasını gözyaşları içinde görmek koydu en çok…
Huzur her nerde ve nasıl yaşatılıyorsan bir bul bizi…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder