Mutlu bir hayat ki içinden çıkan nice aşklar nice baharlar ve gün yüzü görmüş nice paylaşımlardır, mutsuz bir hayat ki bakir ayak tırnaklarının gün görmemmiş nasırlarıdır…
Ne kadar sürdürebilirsin sırf bir istikrara uğruna nasırının üstünde gölgede kalmayı, ne kadar acı bir dokunuşla her gün dayak yemiş gibi uyanmayı, yalnız kalktığın yatağından her gün aynaya bakarken, haftanın 3. Gününde salıvermişsin saçları…
Merhemsiz keline her dokunuşunda yarım güneş; havaya bakıp tadına varırsan güneşin, bir daha dönemeyeceğini düşüneceksin o zindanına…
Salıver gitsin güneşe kafanın kelini; gün yüzünü göster nasırlarına, ilerle gün doğumuna doğru hep, karanlıkta bıraktığın o güzelim yaratıcılığını hatırlayıp, ilerle gün batımında meltemin o tatlı ürperten akıntısında yanağına çarpan güzelim serinin hoyratlığına…
Mutsuzluğun istikrarı kendinde ise, mutluluğun istikrarına atılabilecek adımlarını sırf mutsuzluğun la yaşamaya alışmışsın diye körlüyorsan, bir ama’nın görmezliğin den katlanmışlığıyla karanlıktasındır…
Gün batımlarında nefesin daralıyorsa ve düşünüyorsan bir gün daha geçirdim diye manasız; gün doğumunda çevir başını sola doğru, o bakmadığın yöne, o tatmadığın hisse…
en adil paylaşım olmalıyken mutuluk, her akşam bir yalnızlık daha atıyoruz kumbaramıza ve hala cevabını bulamadığımız o soru karşımızda; kaç yalnızlık bir mutluluk ediyor..
YanıtlaSil