Merhaba

Hep zor olmuştur benim için selamlama, kime ve ne için ya da hangi samimiyetle? Sıkılgan bir merhaba demek çok bir anlam taşımasa da merhaba... Belki biz bize yazıp okuyacağız, belki de buradan kişisel duygularımı burayı bilenlerle paylaşacağım, o yüzden önce kendime merhaba...







24 Mayıs 2012 Perşembe

#Toparlanıyoruz



Yeni akımlarımızda var artık hayatımızda, teknoloji ile harmanlanıp, sosyal medya gazı ile yoğunlaşan. Aslında bence hareketin çıkış noktası birkaç güzel insan oluşumdur. Gerçi bu oluşumun şu anki akıbetini bilemiyorum. Dereboyunda toplanıp kitap okumak gibi bazı eylemlerin yanında bazı farklı hayır işleri için de seferber olunmuştu. Bir de hala Obama’dan miras “yes we can” gazı da var algıladığım.
Şimdilerde ise söylemekte zorlandığım yazarken kopyala yapıştır yaptığım hashtag (bildiğiniz diyez) ile bir hareket başlamış. Tabi bu başlamadan önce belli ki bir miktar ön çalışma yapılmış ki o güne kadar tweeter kullandığına şahit olmadığım arkadaşlarımız bir anda tweeter kurdu pozisyonuna girdiler. Hareketin başkanı filan olmaz dense de hareketin kamuoyu önündeki ismi Kudret Özersay. Kendisi mahzun kişiliği ile özellikle belli bir aydın zümrenin uzun süredir takip edip hoşlandığı biri. Bir de malum Lefkoşa’daki çöp rahatsızlığı da harekete geçirme noktasında toparlanıyoruz’a itici bir güç oldu.  Burada harekete inananların önemli bir kısmının sendika karşıtlığı noktasından mobilize olduğunu da belirtmekte fayda var. Mesela bu harekete inan bazı insanlara göre 3 ay maaş alamayan birinin grev hakkı “zamanında işe girmeseydi” ile ölçülebiliyor. Zaten farklı bir toplum yaratmak gailesinde isek önce bu taleplerin nerden nasıl kaynaklandığının yolunu bulup onun önüne set çekmek gerekmez mi? Neyse konuyu dağıtmayalım. Belirtmekte fayda var bu yorumlar grubu sosyal medyadan takip edilerek yapılmıştır bizzat içerisinden bir analiz yoktur.
Tabi Kudret Özersay’ın bu hareketi başlatması ile hemen kendilerine birkaç öteki yaratıp harekete dinamizm katmak isteyenler de çıktı. Mesela benim yazdığım ve 7 ay öncede yazdığım sol ve aklın birleşmesi fikri bazıları tarafından karşıt hareket gibi algılanıp tavır koyuldu ama zaten etimiz ne budumuz ne?  Bir de benim bu fikrimin gerçekleşme olasılığı ne ki de gündem olsun, bizimkisi fikir egzersizi. Mevcut koşullarda solun ve aklın birleşmesi basitinden imkânsızdır ve beyhude bir uğraş olacaktır. Ha ne olur solun büyük partisi içersinde bu tarz oluşumlar için yer açılır en fazla olacak olan odur.
Şimdi #toparlanıyoruz la ilgili benim tahlilimden ortaya çıkan önemli 3 sorun var:
1. Kudret Özersay’ın pozisyonu:
 Derviş Eroğlu benim yakın zaman içerisinde gördüğüm en kurnaz ve en hedefe giden yolda acımasız bir de en sessiz entrika yapma özelliğine sahip şahsiyettir.  UBP içersinde çalkanan havuzun makinesi hep oradan biliniyor, Eroğlu’nun Kıbrıs gazetesine verdiği ve hükümete ilişkin açık ve tehditkar sayılabilecek eleştirileri daha bu hareket başlamadan önce ciddi bir gündem olmuştu. Şimdi bu kadar çok entrika ile beslenen bir sistem kurduna en yakın adamlardan biri bir harekete girişiyorsa sorgulayanları eleştirmek yerine sorgulayanlara karşı ciddi bir güven teşkil edecek adımlar atmak gerekmez mi? Bu toplum Eroğlu’nun aba-sopa ilişkilerini bugüne kadar hiç görmemmiş gibi hareket etmek bana saflık geliyor. Üstelik harekete ilişkin Eroğlu’nun maksimum sessizliği de ayrı bir endişedir benim için.
2. Sistemin dışladıkları ve sisteme entegre olanların birlikteliği:
Belli bir grup var ki #toparlanıyoruz hareketine inanan ki bunlar gerçekten bugüne kadar ki sisteme eleştirel yaklaşan ve bununla birlikte sisteme entegre olmayan, diğer grup eleştiren ama sisteme karşı net duruş sergilemeyen en nihayetinde bir diğer grup ise sanki 16 yaşında ilk kez bu ülkenin nasıl yöneltildiğini öğrenmiş 40 yaş civarı sisteme entegre aydınlar. Şimdi bu amalgama durum ne çıkarır bilinmez, ortaya karışık bir durum da çıkarabilir ivme çok yükselmeden kavga da çıkarabilir.
3. Türkiye ile ilişkiler
Grubun bugüne kadar ki söylemleri hep içimizdeki durumun nasıl onarılıp tamir edilebileceği ile ilgili, TC’nin etkisi ve TC’nin politikalarına karşı nasıl bir turum içinde olunabileceğinin en hafifinden bir yaklaşımı yok. Soranlara “dik” deniyor. Bu mesele grup dinamiklerinin de şekillenebilmesi için önemli.
Antiparantez grup içinde şu anda gruba karşı yazılmış yazılan hezeyanlardan yola çıkarak algıladığım henüz eleştirilere açık bir tavrın geliştirilemediğidir. Mesela gruba katkı koymaya çalışanların bazıları yapılan eleştirilere karşı   “gidip ağababanıza soracaksınız” yaklaşımları hala eski tekniklerin grup üzerinde bir etkisi olduğunun işaretini veriyor bana.
Bu yazdıklarım içinde en önemlisi bana göre başta yazdığım ilk iki problem. 3.sü noktasında açık bir karşı duruş veya açık bir politika beklemek toplanan insan kesiminin düşüncelerine baktığımda en azından %60’ı için çok geçerli değil. Bir eleştiri olarak değil genel dünya görüşü olarak söylüyorum.
Bir de AKP vari bir çıkış için propaganda yapan insan sayısı az değil hareket için ama şu an yeterli bir zemin yok. Siyasetin yaratığı güvensizlik ortamındaki arayışlar yakın gelecekte nasıl  şekillenir bilinemez tabii ama  harekete yön verenlerin hitap ettikleri kitle bir müddet daha kentsel kalacağı kesin.   
Naçizane önerim şudur ki ciddi bir yola çıkılacaksa kafalardaki endişeleri giderecek adımlar atılmak zorunda aksi hep bir paranayo hep bir muğlâklık olacaktır en azından benim için. Gerçekten harekete ciddi katkı koymak isteyen ve koyan dürüst eğitimli/eğitimsiz bireyler de bundan ziyadesi ile etkilenecektir. Elbette hocanın bulunduğu pozisyonda bu tarz etkileşimler geliştirmesi bir insan hakkı ama bizim de bunları düşünmemiz ve sorgulamamızda tarihsel bir ödev.
Diğer cephelere de bir küçük önerim olacak, kategorik karşı çıkmak hareketleri yıpratmaz güçlendirir o yüzden mevcut durumda sorgulamadan eleştirmek kendinize zarar verir.
Çok yazı, az okunma getirdiğinden şimdilik bu kadar.

8 yorum:

  1. Bence guzel bir yazi olmus, benimde tanidigim olusumun icinde olan kisler var. Bir kismi inanarak bir kismi inandirilarak, bir kismida maksat muhalefet olsun diye olusuma katilmis kisiler. Fikir onderi olarak olusumda bulunan kisilerin, genel elestirisi "bu sistem boyle gitmez" bunu soyleyenlerin adi zamaninda "vatan haini" iken simdi "yeni olusum" oldu. Sistemi elestirirken maalesef dar bir cerceveden "memur-devlet" iliskisinden yola cikildi ki bence cok yanlis. Cunku eger ulkede memur olmazsa kimsenin "musteri"side olmaz, devlet memurlari suanda ekonomiyi donduren tek guc. Ihracatin olmadigi bir ulkede devlette calisanlar olmazsa veya sayisi yariya duserse ekonomi 3 ayda coker. Sosyal olarakda hem pisikolojik sorunlar baslar hem de gocun onu kesilemez. Ama yinede toparlaniyoruzun icinde yer alan bazi kisilerin daha once sistemi elestirel yaklasimi olmamasina ragmen,simdi bu yaklasimin icinde olmalarida bir arti. Tabii elesririken gelistirmekde lazim, bu grup bunu yapabilirmi zaman gosterecek eger omru 3 aydan fazla surerse yapabilir ama benim bildigim ve tanidigim KKTC toplumu 6 ay sonra bu olusumun adini bile hatirlamayacak.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler, grup içersindeki toplantılarda tabi ne konuşulduğunu bilemiyorum, kamusallaştıkça daha iyi bir analiz fırsatı verilebilir. bizimkisi ilk gözlemler, sizin yorumunuzdaki bir çok nokta bu toplumun gerçeği.Katkı için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. her ne kadar bu hareket kendi bunyesi içerisinde ve dışa yansıttığı ımajda soru işaretleri ihtiva ediyorsada temelindeki fikirler ve tesbitler yanlış değildir. ileriki günlerde de akibeti ne olacak oda belli değildir. Fakat 1şeyler belli değildir diye uğraşılmayacaksa bu memlekette hiçbirşey ne olur nede değişebilir. belirli bir uğraşı ortaya korsak ozaman belki 1 şelere ulaşabiliriz. dolayısı ile ben böyle oluşumlara katkımı koycayım. inancım odur ki "bekleyelim bakalım nolacak ondan sonra düşünürüz" ün altında ve insanlarımızın çoğunda KORKULARIMIZ, ÖNYARGILARIMIZ, DUYARSIZLIĞIMIZ ve GÜVENSİZLİĞİMİZİ yatmaktadır. Bunları bir kenara bırakıp, hareket etmeliyiz.

    YanıtlaSil
  4. Sanırım, bunun bir diğer yanında, zamanında bunlar olur deyip çabalayanlara yaptığın yorumdaki gibi davranmamak da lazımdı, aksi doğal bir şüphe çeker.

    YanıtlaSil
  5. Genel olarak güzel bir bakış olmuş tebrik ederim. Değinilen noktalar önemli. Ancak şu da bir gerçek ki son yıllarda bu benzerde bir çıkış, bir oluşum hiç yaşanmadı (siyasal destekli anlamında). Ben bir şans verilmesi taraftarıyım. Bir süre sonra bazı şeyler daha bir netleşir, sorular giderilir. Zaten aksi olursa "raf ömrü" erken dolmuş olur.

    YanıtlaSil
  6. Bence buna benzer çıkışlar, 4 ya da 5 sene de bir yaşanıyor. BDH dönemi, TDP oluşum süreci, ÖRP dönemi DP 9'lar hareketi,CTP-BG hareketi gibi. Toplum hareketi olarak derseniz evet olmadı. Ben mevcut yapılanın da şu anki yapısı gereği bir toplum hareketi olarak algılanamayacağını düşünüyorum. Bir kere eski TKP ilk dönem tınalrı var hafiften,yani sağcısı, solcusu, Marksisti ve liberali ama unutmayalım dönem arasında ciddi farklılıklar var. Yaşanan tecrübeler safları hep ayırmıştır. Ben izlenilmesi, dikkate alınması gerektiğine katılıyorum.

    YanıtlaSil
  7. Sn harmancı kişisel olarak yaptığınız tüm iyi niyetli,şüpeci,kurgusu yüksek, negatif veya pozitif tüm beyanlarınızı saygıyla karşılıyorum fakat atmış olduğunuz başlık sizin gibi bir dönemi kitlelere hitap etmek fikirlerini anlatmakla geçen bir şahsiyet için uygun bulmadığımı belirtmek isterim ve sizi bu nedenden ötürü dünün toparlanabilirizcisi bugününde yorgun umutsuz toparlanabiliri ilan ediyorum.Şahsım ve toparlanıyoruz adına iyi niyetimle size bu yazınızı 1 sene sonra tekrar gözden geçirmeniz için hatırlatacağımA dair temin ederim.Sizden ricam ben hatırlatmassam siz bana hatırlatırsanız sevinirim....... 31 mayıs 2011

    Selamlarımla....

    HÜROL MİRİLLO

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hürol bey, yazımın başlığının nesini garip bulduğunuzu ve içerlediğinizi anlamdım? Grubun kullandığı ismi kendilerine sormadan yazımın başlığı yaptım diye mi? Yazıda ileriye yönelik bir iddia yok ama siz dönüp bana hatirlatırsınız Mirillo bey.

      Sil