Yeni akımlarımızda var artık hayatımızda, teknoloji ile
harmanlanıp, sosyal medya gazı ile yoğunlaşan. Aslında bence hareketin çıkış
noktası birkaç güzel insan oluşumdur. Gerçi bu oluşumun şu anki akıbetini
bilemiyorum. Dereboyunda toplanıp kitap okumak gibi bazı eylemlerin yanında
bazı farklı hayır işleri için de seferber olunmuştu. Bir de hala Obama’dan
miras “yes we can” gazı da var algıladığım.
Şimdilerde ise söylemekte zorlandığım yazarken kopyala yapıştır
yaptığım hashtag (bildiğiniz diyez) ile bir hareket başlamış. Tabi bu
başlamadan önce belli ki bir miktar ön çalışma yapılmış ki o güne kadar tweeter
kullandığına şahit olmadığım arkadaşlarımız bir anda tweeter kurdu pozisyonuna
girdiler. Hareketin başkanı filan olmaz dense de hareketin kamuoyu önündeki
ismi Kudret Özersay. Kendisi mahzun kişiliği ile özellikle belli bir aydın
zümrenin uzun süredir takip edip hoşlandığı biri. Bir de malum Lefkoşa’daki çöp
rahatsızlığı da harekete geçirme noktasında toparlanıyoruz’a itici bir güç
oldu. Burada harekete inananların önemli
bir kısmının sendika karşıtlığı noktasından mobilize olduğunu da belirtmekte
fayda var. Mesela bu harekete inan bazı insanlara göre 3 ay maaş alamayan
birinin grev hakkı “zamanında işe girmeseydi” ile ölçülebiliyor. Zaten farklı
bir toplum yaratmak gailesinde isek önce bu taleplerin nerden nasıl
kaynaklandığının yolunu bulup onun önüne set çekmek gerekmez mi? Neyse konuyu
dağıtmayalım. Belirtmekte fayda var bu yorumlar grubu sosyal medyadan takip
edilerek yapılmıştır bizzat içerisinden bir analiz yoktur.
Tabi Kudret Özersay’ın bu hareketi başlatması ile hemen
kendilerine birkaç öteki yaratıp harekete dinamizm katmak isteyenler de çıktı. Mesela
benim yazdığım ve 7 ay öncede yazdığım sol ve aklın birleşmesi fikri bazıları
tarafından karşıt hareket gibi algılanıp tavır koyuldu ama zaten etimiz ne
budumuz ne? Bir de benim bu fikrimin
gerçekleşme olasılığı ne ki de gündem olsun, bizimkisi fikir egzersizi. Mevcut
koşullarda solun ve aklın birleşmesi basitinden imkânsızdır ve beyhude bir
uğraş olacaktır. Ha ne olur solun büyük partisi içersinde bu tarz oluşumlar
için yer açılır en fazla olacak olan odur.
Şimdi #toparlanıyoruz la ilgili benim tahlilimden ortaya
çıkan önemli 3 sorun var:
1. Kudret Özersay’ın
pozisyonu:
Derviş Eroğlu benim
yakın zaman içerisinde gördüğüm en kurnaz ve en hedefe giden yolda acımasız bir
de en sessiz entrika yapma özelliğine sahip şahsiyettir. UBP içersinde çalkanan havuzun makinesi hep oradan
biliniyor, Eroğlu’nun Kıbrıs gazetesine verdiği ve hükümete ilişkin açık ve
tehditkar sayılabilecek eleştirileri daha bu hareket başlamadan önce ciddi bir
gündem olmuştu. Şimdi bu kadar çok entrika ile beslenen bir sistem kurduna en
yakın adamlardan biri bir harekete girişiyorsa sorgulayanları eleştirmek yerine
sorgulayanlara karşı ciddi bir güven teşkil edecek adımlar atmak gerekmez mi?
Bu toplum Eroğlu’nun aba-sopa ilişkilerini bugüne kadar hiç görmemmiş gibi
hareket etmek bana saflık geliyor. Üstelik harekete ilişkin Eroğlu’nun maksimum
sessizliği de ayrı bir endişedir benim için.
2. Sistemin
dışladıkları ve sisteme entegre olanların birlikteliği:
Belli bir grup var ki #toparlanıyoruz hareketine inanan ki
bunlar gerçekten bugüne kadar ki sisteme eleştirel yaklaşan ve bununla birlikte
sisteme entegre olmayan, diğer grup eleştiren ama sisteme karşı net duruş
sergilemeyen en nihayetinde bir diğer grup ise sanki 16 yaşında ilk kez bu
ülkenin nasıl yöneltildiğini öğrenmiş 40 yaş civarı sisteme entegre aydınlar.
Şimdi bu amalgama durum ne çıkarır bilinmez, ortaya karışık bir durum da
çıkarabilir ivme çok yükselmeden kavga da çıkarabilir.
3. Türkiye ile
ilişkiler
Grubun bugüne kadar ki söylemleri hep içimizdeki durumun
nasıl onarılıp tamir edilebileceği ile ilgili, TC’nin etkisi ve TC’nin
politikalarına karşı nasıl bir turum içinde olunabileceğinin en hafifinden bir
yaklaşımı yok. Soranlara “dik” deniyor. Bu mesele grup dinamiklerinin de
şekillenebilmesi için önemli.
Antiparantez grup içinde şu anda gruba karşı yazılmış
yazılan hezeyanlardan yola çıkarak algıladığım henüz eleştirilere açık bir tavrın
geliştirilemediğidir. Mesela gruba katkı koymaya çalışanların bazıları yapılan
eleştirilere karşı “gidip ağababanıza soracaksınız” yaklaşımları
hala eski tekniklerin grup üzerinde bir etkisi olduğunun işaretini veriyor bana.
Bu yazdıklarım içinde en önemlisi bana göre başta yazdığım
ilk iki problem. 3.sü noktasında açık bir karşı duruş veya açık bir politika
beklemek toplanan insan kesiminin düşüncelerine baktığımda en azından %60’ı
için çok geçerli değil. Bir eleştiri olarak değil genel dünya görüşü olarak
söylüyorum.
Bir de AKP vari bir çıkış için propaganda yapan insan sayısı
az değil hareket için ama şu an yeterli bir zemin yok. Siyasetin yaratığı güvensizlik
ortamındaki arayışlar yakın gelecekte nasıl
şekillenir bilinemez tabii ama harekete
yön verenlerin hitap ettikleri kitle bir müddet daha kentsel kalacağı kesin.
Naçizane önerim şudur ki ciddi bir yola çıkılacaksa kafalardaki
endişeleri giderecek adımlar atılmak zorunda aksi hep bir paranayo hep bir muğlâklık
olacaktır en azından benim için. Gerçekten harekete ciddi katkı koymak isteyen
ve koyan dürüst eğitimli/eğitimsiz bireyler de bundan ziyadesi ile
etkilenecektir. Elbette hocanın bulunduğu pozisyonda bu tarz etkileşimler
geliştirmesi bir insan hakkı ama bizim de bunları düşünmemiz ve sorgulamamızda
tarihsel bir ödev.
Diğer cephelere de bir küçük önerim olacak, kategorik karşı
çıkmak hareketleri yıpratmaz güçlendirir o yüzden mevcut durumda sorgulamadan
eleştirmek kendinize zarar verir.
Çok yazı, az okunma getirdiğinden şimdilik bu kadar.
Bence guzel bir yazi olmus, benimde tanidigim olusumun icinde olan kisler var. Bir kismi inanarak bir kismi inandirilarak, bir kismida maksat muhalefet olsun diye olusuma katilmis kisiler. Fikir onderi olarak olusumda bulunan kisilerin, genel elestirisi "bu sistem boyle gitmez" bunu soyleyenlerin adi zamaninda "vatan haini" iken simdi "yeni olusum" oldu. Sistemi elestirirken maalesef dar bir cerceveden "memur-devlet" iliskisinden yola cikildi ki bence cok yanlis. Cunku eger ulkede memur olmazsa kimsenin "musteri"side olmaz, devlet memurlari suanda ekonomiyi donduren tek guc. Ihracatin olmadigi bir ulkede devlette calisanlar olmazsa veya sayisi yariya duserse ekonomi 3 ayda coker. Sosyal olarakda hem pisikolojik sorunlar baslar hem de gocun onu kesilemez. Ama yinede toparlaniyoruzun icinde yer alan bazi kisilerin daha once sistemi elestirel yaklasimi olmamasina ragmen,simdi bu yaklasimin icinde olmalarida bir arti. Tabii elesririken gelistirmekde lazim, bu grup bunu yapabilirmi zaman gosterecek eger omru 3 aydan fazla surerse yapabilir ama benim bildigim ve tanidigim KKTC toplumu 6 ay sonra bu olusumun adini bile hatirlamayacak.
YanıtlaSilTeşekkürler, grup içersindeki toplantılarda tabi ne konuşulduğunu bilemiyorum, kamusallaştıkça daha iyi bir analiz fırsatı verilebilir. bizimkisi ilk gözlemler, sizin yorumunuzdaki bir çok nokta bu toplumun gerçeği.Katkı için teşekkürler.
YanıtlaSilher ne kadar bu hareket kendi bunyesi içerisinde ve dışa yansıttığı ımajda soru işaretleri ihtiva ediyorsada temelindeki fikirler ve tesbitler yanlış değildir. ileriki günlerde de akibeti ne olacak oda belli değildir. Fakat 1şeyler belli değildir diye uğraşılmayacaksa bu memlekette hiçbirşey ne olur nede değişebilir. belirli bir uğraşı ortaya korsak ozaman belki 1 şelere ulaşabiliriz. dolayısı ile ben böyle oluşumlara katkımı koycayım. inancım odur ki "bekleyelim bakalım nolacak ondan sonra düşünürüz" ün altında ve insanlarımızın çoğunda KORKULARIMIZ, ÖNYARGILARIMIZ, DUYARSIZLIĞIMIZ ve GÜVENSİZLİĞİMİZİ yatmaktadır. Bunları bir kenara bırakıp, hareket etmeliyiz.
YanıtlaSilSanırım, bunun bir diğer yanında, zamanında bunlar olur deyip çabalayanlara yaptığın yorumdaki gibi davranmamak da lazımdı, aksi doğal bir şüphe çeker.
YanıtlaSilGenel olarak güzel bir bakış olmuş tebrik ederim. Değinilen noktalar önemli. Ancak şu da bir gerçek ki son yıllarda bu benzerde bir çıkış, bir oluşum hiç yaşanmadı (siyasal destekli anlamında). Ben bir şans verilmesi taraftarıyım. Bir süre sonra bazı şeyler daha bir netleşir, sorular giderilir. Zaten aksi olursa "raf ömrü" erken dolmuş olur.
YanıtlaSilBence buna benzer çıkışlar, 4 ya da 5 sene de bir yaşanıyor. BDH dönemi, TDP oluşum süreci, ÖRP dönemi DP 9'lar hareketi,CTP-BG hareketi gibi. Toplum hareketi olarak derseniz evet olmadı. Ben mevcut yapılanın da şu anki yapısı gereği bir toplum hareketi olarak algılanamayacağını düşünüyorum. Bir kere eski TKP ilk dönem tınalrı var hafiften,yani sağcısı, solcusu, Marksisti ve liberali ama unutmayalım dönem arasında ciddi farklılıklar var. Yaşanan tecrübeler safları hep ayırmıştır. Ben izlenilmesi, dikkate alınması gerektiğine katılıyorum.
YanıtlaSilSn harmancı kişisel olarak yaptığınız tüm iyi niyetli,şüpeci,kurgusu yüksek, negatif veya pozitif tüm beyanlarınızı saygıyla karşılıyorum fakat atmış olduğunuz başlık sizin gibi bir dönemi kitlelere hitap etmek fikirlerini anlatmakla geçen bir şahsiyet için uygun bulmadığımı belirtmek isterim ve sizi bu nedenden ötürü dünün toparlanabilirizcisi bugününde yorgun umutsuz toparlanabiliri ilan ediyorum.Şahsım ve toparlanıyoruz adına iyi niyetimle size bu yazınızı 1 sene sonra tekrar gözden geçirmeniz için hatırlatacağımA dair temin ederim.Sizden ricam ben hatırlatmassam siz bana hatırlatırsanız sevinirim....... 31 mayıs 2011
YanıtlaSilSelamlarımla....
HÜROL MİRİLLO
Hürol bey, yazımın başlığının nesini garip bulduğunuzu ve içerlediğinizi anlamdım? Grubun kullandığı ismi kendilerine sormadan yazımın başlığı yaptım diye mi? Yazıda ileriye yönelik bir iddia yok ama siz dönüp bana hatirlatırsınız Mirillo bey.
Sil